(Post-Covid Dünyanın Değişen Ekonomik Paradigmaları Işığında Bir Gelecek Okuması)
“Dünyanın bir daha asla aynı olamayacağını söylediğimde kimileri güldü, kimileri ağladı, büyük bir çoğunluk ise sessiz kaldı. Atom bombası denemesini gördüğümde Bagavat Gita’da, Vişnu’nun prense görevlerini hatırlatmak için silahlarını kuşandığı ve ‘Şimdi ölüm oldum, dünyaların yok edicisi!’ dediği dizeler geldi aklıma.”
Robert Oppenheimer
“Jean Jacques Rousseau’nun sade, gösterişsiz ve anlama dayalı bir hayatı beslemesi gereken ekonomik düzen arayışına karşı, modern kapitalist felsefenin nimetlerini savunan Adam Smith bugün aramızda olsaydı, gördüğü kapitalizm manzarasına bakıp, fikirlerinin sonucunda ortaya çıkan yıkım karşısında Oppenheimer’ın yaşadığı hayal kırıklığını yaşamaz mıydı?” diye sormadan edemiyorum kendime.
Dilimize pelesenk olmuş “Vahşi Kapitalizm” terimi ile hiç barışık olmadım; geniş kitlelerin refahı ve adil ticarette rekabet ortamının sağlanması için Kapitalizmin ideal ekonomik sistem olduğunu, vahşi olanın ise sistemin büyük çarklarını oluşturan bir avuç insan olduğunu düşündüm hep. O yüzden, aslen ahlak felsefesi profesörü olan Adam Smith’in fikirlerine ve ideal ekonomi üzerine düşüncelerine yakın hissettim hep kendimi.
Bu yazıda Smith’in kapitalizm ideali ile günümüzdeki uygulamalar arasındaki uçurumun sebep olduğu ekonomik krizler tecrübesi ışığında Covid-19 ile tetiklenen son krizden çıkış yolculuğunun olası durakları ile ilgili görüşlerimi paylaşacağım sizlerle. Bunu birkaç başlıkta yapmak istiyorum:
- 2020 global krizinin boyutları ile ilgili tespit; ki nerede olduğumuzu anlayalım.
- Kayıtlı tarihimizde bir yolculuk; ki geçmiş ekonomik krizlerden çıkış sürecinin dinamiklerini anlayalım.
- Mevcut krizden çıkış ile hayatımıza girecek YENİ NORMAL senaryoları; ki geleceğe dair bir umudumuz olsun.
Amerikan borsalarında, %12,9 ile, tarihte kaydedilmiş en büyük günlük düşüş 2020 Mart ayı içinde yaşandı. Krizin ilk bir ayı içerisinde Dow Jones %37; S&P 500 %33; Russel 2000 %41 değer kaybetti.
Gelin ilk önce, 2020 krizinin, insanların açıktan sokaklarda öldüğü büyük buhran da dahil olmak üzere, tüm yaşanmış krizlerden daha büyük, daha derin olduğunu ortaya koyan ekonomik verilere göz atalım…
Amerikan borsalarında, %12,9 ile, tarihte kaydedilmiş en büyük günlük düşüş 2020 Mart ayı içinde yaşandı. Krizin ilk bir ayı içerisinde Dow Jones %37; S&P 500 %33; Russel 2000 %41 değer kaybetti. FED, bu düşüşlerin etkilerini yavaşlatmak için trilyonlarca doları piyasaya sürdü ve faizleri sıfıra çekti.
Bir karşılaştırma yapabilmek açısından, İkinci Dünya Savaşı’nın en önemli kilometre taşı olan Almanya’nın Fransa’yı işgalinin Amerikan borsalarında sebep olduğu değer kaybının %25, bir günde yaşanan en büyük düşüşün %7 olduğunu ve düşüş trendinin sadece bir ay devam ettiğini hatırlamakta fayda var.
2020 krizini finansal tetikleyicileri açısından mukayese edebileceğimiz iki küresel ekonomik felaketten ilki, 1929 yılında başlayan Büyük Buhran.
Büyük Buhran’ı hazırlayan üç faktör vardı:
- Daraltıcı para politikaları. (contractionary monetary policies)
- Bankacılık sektörünü etkileyen panik ve hisse değerlerindeki tarihi düşüş.
- Gold Standard olarak bildiğimiz sirkülasyondaki paranın değerinin altına endekslenmesi. (Her ne kadar bu üçüncü sebep, birçok kaynakta Büyük Buhran’ın tetikleyicileri arasında görülse de bir o kadar kaynak da durumun böyle olmadığını söylüyor. Bu konuda daha fazla okuma yaparak kendi kararımızı verebilmek için daha fazla bilgi ile donanmaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.)
İspanyol Gribi biter bitmez piyasalar hızla toparlandı; değer artışı %35 oldu ve bu artışı, 1921 ile 1923 arasında süren “Bull Market” olarak tanımlanan refah dönemi takip etti
Aynı mukayeseyi finansal olmayan tetikleyiciler perspektifinden yaptığımızda ise 100 yıl önce ortaya çıkan, dünya nüfusunun %27’sine (500 milyon insan) bulaşan, 30 milyon kişinin ölümüne sebep olan İspanyol Gribi’ne bakmamız gerekiyor. İspanyol Gribi’ni enteresan kılan ise para piyasalarına etkisinin pek de dramatik olmaması ve düşüşün %10 ile %20 aralığında olmuş olması. Bunun temel sebebi, İspanyol Gribi ile Birinci Dünya Savaşı’nın aynı tarih aralığında olması ve savaş ekonomisinin üretime olan talebi sürdürmesi olabilir.
Günümüzde yaşanmamasını ummakla beraber İspanyol Gribi ile ilgili ilginç bir veri de şu: Salgın Temmuz 2018, Ekim 2018 ve Şubat 2019’da 3 dalga halinde yaşandı ve toplam 7 ay sürdü. Salgın biter bitmez piyasalar hızla toparlandı; değer artışı %35 oldu ve bu artışı, 1921 ile 1923 arasında süren “Bull Market” olarak tanımlanan refah dönemi takip etti.
Başta Amerikan Başkanı olmak üzere günümüz liderleri, aynı trendin görüleceği ve salgınla mücadelenin ardından piyasaların eskisinden de büyük bir refaha ulaşacağı iddiasını sürdürüyor. Her ne kadar geçmiş örnek bu savı desteklese de günümüz liderlerinin birçok zaman akılcı ve güvenilir olmaktan uzak iddialarının toplumda bir güven karşılığı buluyor mu? Değerlendirmeyi size bırakıyorum.
Makalenin devamı ve daha fazlası için tıklayınız.
Yazar: Tayfun Zaman, Integrity Partners Head of Compliance
Etik ve Uyum Programı Nasıl Hazırlanır?
Kurumsal Etik ve Uyum Programı Geliştirme Gereğinin Ardındaki İtici Güçler
Sorumlu İş Modelinin Şirkete Yararları
Sorumlu İş Modeli
Yolsuzlukla Mücadelede İletişim Stratejileri: Etkiyi Arttırmanın Yolları
G20 Zirvesi Sona Erdi, Etkileri Devam Ediyor: B20 Brasil Responsiveness Report
G20 Brezilya bitti sıra Güney Afrika’da
İş Etiği ve Uyum Politikalarının Ticari Hayattaki Yeri ve Önemi