Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 15’ini, Dünya Bankası verilerine göre ise dünyanın en yoksul toplumlarının nüfusunun yüzde 20’sini engelli kişilerden oluştuğunu ifade etmektedir. Engellilik yoksulluğun nedeni olabileceği gibi sonucu olarak da değerlendirilmekedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Bankası (WB)ın, 2011 yılın da açıkladığı “Dünya Engellilik Raporu”[1]na göre, Engelli bireyler, eğitim alanının dışında kalmakta, genel nüfusa göre daha düşük sağlıklı seviyede yaşamakta, işsiz kalma riskini daha yüksek yaşamakta ve daha az gelir elde etmekte bu gibi nedenlerden dolayı da daha fazla yoksulluk seviyesinde yaşamaktadır.
Dünya Sağlık Araştırması sonuçlarına göre, engellilik düşük gelirli ülkelerde yüksek gelirli ülkelere göre daha yaygındır. Rapor, eğitim, sağlık, ekonomik, erişim gibi, bir çok konuya dikkat çekmekte, engellilerin uğramış oldukları ayrımcılığa vurgu yaparak çözüm önerilerinde bulunmaktadır. Daha az ekonomik katılım, Daha kötü sağlık, Daha düşük eğitim, Daha yüksek yoksulluk gibi “Daha” kelimesini kullanarak engellilerin yaşadıkları sorunların altını güçlü bir ifade ile çizmektedir. Birleşmiş Milletler verilerine göre engelli kişilerin yüzde 82’si gelişmekte olan ülkelerde ve yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır[2]. Az gelişmiş ülkelerde engelli kişiler arasında yoksulluğun daha yüksek olmasının temel nedeni söz konusu dışlayıcı tutumdur. Gelişmekte olan ülkelerde toplumdan en fazla dışlanan grupların içinde yer alan engelliler, bu nedenle hayatlarını tehdit eden sorunlarla tek başlarına mücadele etmek zorunda kalmaktadır.[3]
Engellilerin çemberin içine girme mücadelesi sadece görünür olma değil aynı zamanda birey olma mücadelesidir.
21.yy ilk İnsan Hakları Belgesi olan Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi, engelli bireyin haklarının tanınması, korunması, savunulması ve aynı zamanda genişletilmesi için bir önemli referans kaynağıdır. BM. Global Compact Sürdürülebilir Kalkınma için Küresel Hedefler10 ilkesi ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ‘nın 17 evrensel hedefin yol göstericiliği ışığında engelli bireyin insan haklarına ve onuruna saygının güçlendirilmesine güçlü bir katkı yapmaktadır. Şimdi bu ilkeleri kurumsal süreçlerimize dahil etme ve kültür haline getirme zamanıdır.
Çeşitliliği Kapsayıcı Kurum Kültürü Oluşturma
Engellilik sorunun bir insan hakkı sorunu olduğu ön plana çıkarılmalıdır. Engelliler ile ilgili yapılacak pozitif uygulamaların ve makul düzenlemelerin engellilikten değil, engelli bireylerin eşit yurttaşlar olarak hayata katılması için hak temelli bir yaklaşımın sonucu ve zorunluluğu olduğu her platformda anlatılmalıdır. Engellilik ile ilgili yapılacak uyumlaştırma çalışmaları tüm engel guruplarını kapsayıcı ve evrensel olmalıdır. Bireyselleştirilmiş uygulamalar öne çıkarılmalıdır
Farklılıkların eşitliği kapsayıcılık politikalarının temeli olmalıdır. Engelli bireyin eşit ve farklı olduğunu kabul etmek aynı zamanda bir insan hakkı dilini de kullanmaktan geçmektedir.[4] Kurum içi ve dışı tüm aktörlerin katılım gösterdiği evrensel insan onuruna saygıyı önceleyen bir dile gereksinim vardır. Dil önemli bir iletişim aracı ve aynı zamanda ayrımcılıkla mücadele etmenin de temelini oluşturmaktadır.
Engellilerin nasıl tarif edildiği değil, engellilerin kendilerini nasıl tarif ettikleri önemlidir.
Çeşitliliği Kapsayıcı Politika Oluşturma
Engelli bireylerin, kendi gereksinimlerini ifade etme, karar alma süreçlerine aktif ve eşit katılımını sağlayacak teşvik edici ve destekleyici mekanizmaların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Engelliler ile ilgili araştırma, karar, eylem ve politika süreçlerine toplumsal cinsiyet anlayışı yansıtılmalıdır.
Engelli bireyi ilgilendiren her işte alınacak her karar da sürece katılımı desteklenmelidir. Alınacak ve uygulanacak her karar ve eylem engelliler için değil, engelliler ile birlikte yapılmalıdır.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Bankası’nın (WB) 2011[5] yılında açıkladığı “Dünya Engellilik Raporu”nun engelliğe getirmiş olduğu yeni yaklaşımdan biri de, engellilikten kaynaklı sorunların çözümünün bir insan hakları olduğunun yanı sıra “kalkınma” öncelikli olduğunun da altını çizmesidir. Böylece kalkınma politikalarının oluşturulması/uygulanması çerçevesinde engelli bireylerin de göz önünde bulundurulması ve sürece katılması önemsenmektedir. Engelliler kalkınma önünde bir engel değil, kalkınmanın bir aktörü olarak görülmesi engellilere yönelik ön yargıya dayalı “toplumsal engelli” bakışını da değiştirecektir.
Çeşitlililik ve Kapsayıcılıkta Sözün ÖzÜ “Samimiyet”
Engelli ve diğer dezavantajlı bireylerin önündeki ekonomik, sosyal, kültürel engellerin kaldırılması yönünde ana akım kurumlara sorumluluk düşmektedir. İş Dünyası engellilik ile ilgili yapacağı ya da yapmayacağı her uygulama da topluma örnek olma ve öncü olma misyonu olduğunu bilerek hareket etmelidir. İnsanı önceleyen hak temelli politikalar engelli insanı da kapsayacak şekilde kurum politikalarının merkezine oturtulmak zorundadır. Aksi takdirde engelli insanın onuruna saygıyı güçlendiremeyiz. Küresel İlkeler İş Dünyasına; sadece çalışma yaşamı içerisinde değil, yaşamın her alanında eşit, adil, etik , şeffaf, demokratik katılımcı ve sürdürülebilirlik eko sistemine katkı ve öncülük etme sorumluluğunu da yüklemektedir. Çeşitliliği Kapsayıcı politika ve kurum kültürü oluşturma ve bunları proseslere dökme tek başına yeterli değildir. Aynı zamanda güçlü yönetimsel bir iradeye de gereksinim vardır. Kapsayıcı politikaların kağıt üzerinde kalmadığı uygulanabilir, denetlenebilir, hesap verilebilir ve hesap sorulabilir denge-denetleme mekanizmalarına da gereksinim olduğu unutulmamalıdır. Çeşitliliği Kapsayıcı Politikaların oluşturulması aynı zamanda samimiyet yaklaşımının da bir göstergesi olacaktır. Samimiyet sınavının cevap anahtarı ise söylediklerimizin –yazdıklarımızın, pratikte uygulanıp uygulanmadığıdır. Şirketlerin Çeşitlilik ve Kapsayıcılık alanında yapacakları çalışmalar sadece farklı dil, din, etnik, cinsiyet-cinsel yönelim ve engelli gurupların vb. iş yaşamına dahil etmekle tanımlanamaz. İş yaşamına dahil edilen grupların terfi etme, adil ücret alma, karar süreçlerine katılma gibi fırsatlardan eşit , adil ve özgür olarak yararlanmalarını da güvence altına almalıdır.
Her Kurumun her bir çalışanının, değer verildiğini hissettiği, onurlu ve saygılı davranıldığı, çeşitlilik içeren, eşitlikçi ve kapsayıcı ve etik değerlerin içselleştirildiği bir iş yeri oluşturulması görev bulunmaktadır. Wunderman Thompson[6] için yapılan küresel bir ankette, katılımcıların %90’ı eşitliğin artık herkesin işi olduğunu ve %75’i şirketlerin ve markaların eşitlik ve sosyal adalet gibi büyük toplumsal sorunların çözümünde rol oynaması gerektiğini söylemektedir. Ve tüketicilerin %66’sı eşitlik ve kapsayıcılık konularında duyarlı şirketlerden satın alma eğiliminde olduklarını belirtmekte ve %60’ı kapsayıcılığı önemsemeyen markaların yok olabileceği konusunda hemfikir olmaktadırlar.
İş Dünyasının insan haklarına dayalı ve saygılı bir yaklaşım içerisine girme çabaları, vahşi Kapitalizmin yeni bir evreye geçtiğini ileri sürerek Sosyal / Paydaş Kapitalizm olarak adlandırılabilir mi?. Bu çerçevede Kapitalizm deki bu gelişim ve dönüşümün nereye evrileceği sorusu önümüzde durmakta ve daha çok tartışacağız gibi gözükmektedir.
[1]https://documents1.worldbank.org/curated/en/540061468336031909/pdf/627830TURKISH00YA0ENGELLILIK0RAPORU.pdf Erişim 11.11.2022
[2] UN Transforming our world: the 2030 Agenda for Sustainable Development ; 21 October 2015
htps://www.undp.org/content/undp/en/home/2030-agenda-for-sustainable-development/peace/governance/disability-inclusive-development.htm
[3] Global Compact Türkiye Çeşitlilik ve Kapsayıcılık Rehberi: “İnsan Onuruna Yakışan İş ve Çalışma Ortamlarının” Tesisi- 2020 https://www.globalcompactturkiye.org/wp-content/uploads/2020/11/%C4%B0%C5%9F-D%C3%BCnyas%C4%B1-%C3%87e%C5%9Fitlilik-ve-Kapsay%C4%B1c%C4%B1l%C4%B1k-Rehberi-2.pdf Erişim:08.12.2022
[4] Kaya, Hasan Engelli İnsanın Hakları, Liberte yayınları ,2015
[5] Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Bankası (WB), 2011, World report on disability [Dünya Engellilik Raporu] (Cenevre) Erişim: 12.12.2022
[6] https://www.wundermanthompson.com/insight/inclusions-next-wave#:~:text=Survey%20findings%20include%3A,on%20inclusion%20will%20become%20irrelevant Erişim 05.01.2023
Yazı: Hasan Kaya, TEİD Bireysel Üye
Kaynak: INmagazine 29. Sayı
INmagazine Diğer Sayıları İçin: INmagazine
Not: Makalelerdeki Görüş Ve Yorumlar Yazar Veya Yazarlara Ait Olup , Etik Ve İtibar Derneği’nin Konu Ile Ilgili Düşüncelerini Yansıtmamaktadır.
Etik ve Uyum Programı Nasıl Hazırlanır?
Kurumsal Etik ve Uyum Programı Geliştirme Gereğinin Ardındaki İtici Güçler
Sorumlu İş Modelinin Şirkete Yararları
Sorumlu İş Modeli
Yolsuzlukla Mücadelede İletişim Stratejileri: Etkiyi Arttırmanın Yolları
G20 Zirvesi Sona Erdi, Etkileri Devam Ediyor: B20 Brasil Responsiveness Report
G20 Brezilya bitti sıra Güney Afrika’da
İş Etiği ve Uyum Politikalarının Ticari Hayattaki Yeri ve Önemi