2 milyarın üzerindeki kullanıcı sayısı ile Facebook[1], 300 milyonu aşan kullanıcıları ile Twitter[2], önceki dönemlere kıyasla 2020’de hemen hemen %50 oranında gelirini arttıran Amazon [3]ve benzeri büyük teknoloji şirketlerinin (“Big Tech”) hiç şüphesiz ortak özellikleri genellikle ABD merkezli olmalarından ziyade teknolojinin gidişatına yön vermeleri ve oyun kurucu konumda yer almaları olarak görülmektedir. Günlük hayatımızın bir parçası haline gelen bu şirketler, sundukları hizmetler ile pandemi süresince de her bir kişiye, kuruma ve hatta sistemlere daha da dokunur hale gelmiştir.
Peki ya pek çoğumuzun hayatını kolaylaştıran veya etkileşimini arttıran Big Tech’ler ile ilgili neden bu denli endişeleniyoruz? Yakınlarımızın fotoğraflarına göz attığımız, eski bir arkadaşımızın işindeki terfisini kutladığımız veyahut ne zamandır takip ettiğimiz bir oyunun yeni sürümünü heyecanla satın aldığımız bu şirketler neden birçok ülkenin önemli konu başlıklarından biri haline gelmektedir? Big Tech’lerin elde ettikleri kapsamlı kullanıcı bilgileri, analizler ve meydana gelen büyük veri setleri hiç şüphesiz bu sorunun yanıtlarının başında gelmektedir. Bu şirketlerin elde ettiği bilgilerin hacmi itibari ile son dönemde pek çok kurum ve hatta devletleri geçmesi ile Big Tech’lerin ellerinde tuttuğu bu güç pek çok ülke ve yasa koyucunun tartışma konusu haline gelmiştir.
Özellikle son yıllarda sıklıkla gizliliği ve mahremiyeti odağına alan bu şirketler gerçekten de kişisel verilerimiz konusunda bu denli hassas mı yoksa yalnızca geçmişin bir nebze temize çekilmesi mi sorusu pek çok kişinin kafasındaki soru işaretlerinden biridir. Apple’ın Siri’si, [4]Amazon’un Alexa’sı [5]vb. pek çok örnek aslında teknoloji kullanıcılarına Big Tech’lere biraz daha mesafeli durmaları evlerinde rahatça yapılan bir sohbetin veya bir aramanın dünyanın birçok farklı noktasındaki üçüncü partilere gidebileceği hususunu bir kez daha hatırlatmıştır. Nitekim 2018 yılında açığa çıkması ile kamuoyunda büyük ses getiren Facebook-Cambridge Analytica veri skandalı ile de kullanıcılar Big Tech’lere gözü kapalı olarak emanet ettiği bu bilgilerin büyük resimde ne denli bir tehlike yaratabileceğini idrak etmiştir[6]. Fakat diğer birçok konuda olduğu gibi bu şirketlerden ötürü meydana gelebilecek olası sonuçları da bilmek bizi yine aynı davranışları sergilemekten alıkoymamıştır.
Çağımızın yükselen değeri haline gelen kişisel verilerin güvenliği konusu ise pek çok Big Tech için ayırt edici bir söylem veya bir rekabet etme unsuru olsa da ülkemizde ve dünyadaki yasal düzenlemeler ile bu şirketler için de bir dizi kurallar zinciri öngörülmektedir. 2016 yılından bu yana Türkiye’de uygulamada bulunan KVKK, [7]2018 yılında Avrupa Birliği’nin kabul ettiği GDPR [8]ve diğer pek çok regülasyon aslında tam da bu şirketlerin alışageldiklerinin aksine kişilere dair bilgilerin kullanılması için bir dizi usul ve esaslar belirlemekte ve bunlara aykırı davranılması halinde de yaptırımlar uygulamaktadır. Fakat bu şirketlerin birçoğunun gelirleri düşünüldüğünde yasalar ile düzenlenen idari para cezalarının caydırıcılığından söz etmek mümkün olmamaktadır. Zira Big Tech’lerin ilk çeyrek raporlarına göz atıldığında Apple’ın bu yılın ilk çeyreğinde elde ettiği gelir geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 54 artarken [9]Facebook’un ise yüzde 48’lik bir artış göstermiştir[10]. Buradan hareketle de bu şirketlerin her geçen gün artan değerleri düşünüldüğünde yürürlükte olan kanunların düzenlediği cezalar anlamını yitirmekte ve yalnızca bir “iyi uygulama örneği” olarak kenarda kalmaktadır.
Bundan sadece birkaç yıl öncesine kadar bu şirketlere açılan soruşturmalar veya verilen cezalar birçok kişinin dikkatini çekiyorken bugün hemen hemen her gün mahremiyet, rekabet vb. başlıklardan ötürü dünyanın birçok farklı ülkesinden kurumun Big Tech’lere yönelik başlattığı yasal süreçleri görmek oldukça olağan bir hale gelmiştir. Peki ya bu şirketler kendi iç mekanizmalarında yayınlanan içeriklerle ilgili etik ve yasal süreçler bağlamında nasıl bir yapılanmaya sahiptir? Yaklaşık iki yıl önce Facebook’un duyurduğu Gözetim Kurulu bir nevi yüksek mahkeme gibi görev yapmakta olup dünyanın birçok farklı noktasından ve disiplinlerinden gelen kırk üyeden oluşmaktadır. Kurulun en temel amacı ise Facebook ve Instagram’daki içerikler hakkında prensiplere dayalı olarak bağımsız kararlar alarak kişilerin ifade özgürlüğü, mahremiyet vb. gibi haklarını korumaktır. [11]Bu noktada Facebook’un bu zamana kadar adının geçtiği veri ihlalleri, yasal süreçler vb. düşünüldüğünde böyle bir kurulun da oluşturulma maksadının kurumsal itibar çalışmalarının bir parçası olması muhtemel gözükmektedir. Fakat son dönemde Kurulun ABD eski başkanına ait hesaplar ile ilgili aldığı kararlar incelendiğinde Kurulun adeta bir yargı organı gibi temel hakları gözettiğini ve içerikleri bu bağlamda ele aldığını söylemek yanlış olmayacaktır[12]. Tabi bu yargı organının gücünü en nihayetinde hukukun üstünlüğünden ve tarafsız düzenlemelerden değil de yine bir Big Tech’den aldığını da unutmamak gerekecektir.
Konu sosyal medya ve özellikle de Big Tech’ler olunca ortak görüş bu platformların minimum düzeyde kullanılması ve benzeri yönde olmaktadır. Fakat pandemi ile tüm insanlığın deneyimlediği bu süreç açık bir şekilde dijitalin artan önemini ortaya koymuş ve bunun artık hayatlarımızın kaçınılmaz bir gerçeği olduğunu bir kez daha tüm dünyaya göstermiştir. Buradan hareketle de yeni dünya düzeninin egemeni olan bu şirketleri alışagelmiş düzenlemeler ile regüle etmeye çalışmak yerine ortak değer ve ilkeler üzerine kurulmuş çevrim içi yasal süreçler bağlamında ele almak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Belki de bu sayede çevrim içi dünyada kartlar yeniden dağıtılacak ve dijitalin yasal zeminine dair mihenk taşları oluşturulacaktır.
[1] https://www.statista.com/statistics/264810/number-of-monthly-active-facebook-users-worldwide/
[2] https://www.statista.com/statistics/282087/number-of-monthly-active-twitter-users/
[3] https://ir.aboutamazon.com/news-release/news-release-details/2021/Amazon.com-Announces-First-Quarter-Results/default.aspx
[4] https://www.theguardian.com/technology/2019/jul/26/apple-contractors-regularly-hear-confidential-details-on-siri-recordings
[5] https://www.bbc.com/news/technology-53770778
[6] https://tr.wikipedia.org/wiki/Facebook-Cambridge_Analytica_veri_skandal%C4%B1
[7] 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
[8] Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü
[9] https://webrazzi.com/2021/04/29/ilk-ceyrekte-geliri-89-6-milyar-dolara-ulasan-apple-iphone-satislarindan-47-9-milyar-dolar-elde-etti/
[10] https://www.cnbc.com/2021/04/28/facebook-fb-earnings-q1-2021.html
[11] https://oversightboard.com/
[12] https://www.bbc.com/news/technology-56985583
Yazı: Av. Deniz Mina Küpana
Makalelerdeki görüş ve yorumlar yazar veya yazarlara ait olup , Etik ve İtibar Derneği’nin konu ile ilgili düşüncelerini yansıtmamaktadır.
Kurumsal Diplomasinin 6 Unsuru
Legality of Pay or Consent Models
Çalışanların Sır Saklama Yükümlülüğü ve Gizlilik Sözleşmeleri
Yapay Zeka ve Etik Değerler
Legality of Pay or Consent Models
Kurumsal Diplomasinin 6 Unsuru
Policy Solutions: Women’s Economic Empowerment Also Fights Corruption
Vaatler ve Onları Yerine Getirebilmek