Etik

İş Hukuku Bakımından Koronavirüs

İş Hukuku Kapsamında COVID-19 Nasıl Değerlendirilmelidir?
Tüm dünyayı etkisi altına alan ve sosyal, ekonomik ve ticari yaşamımızı yoğun şekilde etkileyen koronavirüs (COVID-19), Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklama uyarınca Türkiye’de ilk defa bir kişide 11 Mart 2020 tarihinde tespit edilmiş, bu yazının yazıldığı tarihte ise toplam vaka sayısı 191’e ulaşmıştır. Pandeminin hızla yayılması Türkiye’yi hemen her alanda önlemler almaya itmiş olup, bu sürecin iş hukuku bakımından da muhtelif sonuçlar doğurması kaçınılmaz olmuştur.

İşverenin en geniş anlamıyla işçiyi gözetme borcu uyarınca iş sağlığı ve güvenliğini önlemlerini alması, işçinin sağlığını, bedensel ve ruhsal bütünlüğünü koruması gerekmektedir. Gerek İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda gerekse Türk Borçlar Kanunu’nda işverenin bu açıdan yükümlülükleri detaylı olarak düzenlenmiştir.

Bu bağlamda, Türk Borçlar Kanunu uyarınca işveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür.

Benzer şekilde İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca da işveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup, bu yükümlülüğü yerine getirirken;

  • risklerden kaçınmak;
  • kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek;
  • risklerle kaynağında mücadele etmek;
  • tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek;
  • toplu korunma tedbirlerine, kişisel korunma tedbirlerine göre öncelik vermek; ve
  • çalışanlara uygun talimatlar vermekle yükümlüdür.

İşverenin, ayrıca sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesiyle yükümlü olduğu da hükme bağlanmıştır.

İş hukuku mevzuatı bakımından zorlayıcı sebep olarak nitelendirilen salgın hastalıklar:

  • İşçinin iş görmekten kaçınması;
  • Kısa çalışma;
  • Ücretsiz izin

gibi mekanizmaları tetikleyebilecektir.

Buna ek olarak, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu uyarınca çalışma yasağının getirilmesi söz konusu olabilecektir.

 

İş görmekten kaçınma

Ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar işyerindeki iş sağlığı ve güvenliği kuruluna, kurulun bulunmadığı işyerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Kurul veya işverenin çalışanın talebi yönünde karar vermesi hâlinde işçilerin, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınması gündeme gelebilir.

 

Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneği

Kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneğinin ödenmesi, genel ekonomik, sektörel veya bölgesel kriz ile salgın hastalık da dahil zorlayıcı sebeplerin varlığı halinde gündeme gelebilecektir.

İşçilerin kısa çalışma ödeneğinden yararlanabilmesi için, üç ayı geçmemek üzere, işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak en az üçte bir oranında azalması veya işyerinde faaliyetin tamamen veya kısmen en az dört hafta süreyle geçici olarak durması gerekmektedir. Bu kapsamda, işverenin bu yöndeki başvurusunun Türkiye İş Kurumu tarafından uygun bulunması halinde Kurum tarafından işçilere günlük kısa çalışma ödeneği ödemesi yapılacaktır.

 

Ücretsiz İzin

Prensip olarak ücretsiz izin, işçi ile işverenin karşılıklı anlaşması ile uygulanabilir. Ücretsiz izin işveren tarafından önerilebileceği gibi, işçi tarafından da teklif edilebilir. Doktrinde ifade edildiği üzere, işçi tarafından talep edilen ücretsiz izne ilişkin sebep makul, süre ise geçici olmalıdır. Bu kapsamda, dünya çapında etkili olan COVID-19 virüsünün yayılma hızı ve etkileri göz önüne alınarak, işçinin sağlığına yönelik endişelerinin makul sebep teşkil edeceği ileri sürülebilecektir.

Bu teklifin işveren tarafından yapılması durumunda ise bunun son çare olarak ele alınıp alınmadığı önem kazanacak ve işçi hiçbir surette, bu opsiyonu kabul etmesi için zorlanamayacaktır.

 

Çalışma Yasağı

Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda, etrafında bulunanlara salgın hastalıklardan birini bulaştırabileceği kesin olan kimselere geçici olarak çalışma yasağı getirilebileceği düzenlenmiştir. Buna göre, çalışma yasağı kararı Hıfzıssıhha Meclisi tarafından verilebilecektir.

 

Sonuç

Dünya çapında birçok alana tesiri önemli boyuta ulaşmış olan COVID-19 virüsünün iş hukuku boyutunun da göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Bu kapsamda, işverenin işçiyi gözetme borcu bulunmakta olup, işveren, iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak adına her türlü önlemi almakla yükümlüdür.

İşverenlerin:

  • eğer varsa işyerindeki iş sağlığı ve güvenliği kurulunu toplamaları;
  • çalışanları COVID-19’a ilişkin olarak aldıkları önemler hakkında bilgilendirmeleri;
  • mümkün olduğunca iş amaçlı yurtdışı seyahatlerini, toplantılarını veya buluşmalarını kısıtlamaları; ve
  • COVID-19’un yayılmasını önlemek için evden çalışma gibi farklı çalışma modellerini değerlendirmeleri önerilmektedir.

Bu makalenin yazıldığı tarih itibariyle, devlet tarafından çeşitli önleyici tedbirler alınmaya başlanmış ve özel sektör kapsamındaki pek çok işyeri, hâlihazırda evden çalışma modeline geçmiş bulunmaktadır.

Sağlık Bakanlığı da yakın zamanda yurtdışını ziyaret eden çalışanların, pasaportlarıyla birlikte aile hekimlerine veya diğer sağlık kuruluşlarına başvurmaları halinde, bu çalışanlara 14 günlük sağlık raporu verileceğini duyurmuştur. Bu durumda, işverenlerin standart hastalık izni prosedürünü izlemesi halinde çalışanlar, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından hastalık izninin 3. gününden itibaren ödenmeye başlanan geçici iş göremezlik ödeneğinden yararlanabilecektir.

 

Gün+Partners ekibi

 

Makalelerdeki görüş ve yorumlar yazar veya yazarlara ait olup , Etik ve İtibar Derneği’nin konu ile ilgili düşüncelerini yansıtmamaktadır.