Sorumlu İş Davranışı son yıllarda bilinirliği ve önemi giderek artan bir kavram. Gerek bu alandaki uluslararası düzenlemelerin güçlenmesi, gerekse bu düzenlemelerin yerel mevzuat ve uygulamalara adapte edilmesi, sorumlu iş yapma anlayışının şirketlerce benimsenmesini gerekli kıldı.
Tabii öncelikle sorumlu iş davranışı yaklaşımı konseptini ve sınırlarını iyi tanımlamamız gerek. Şirketler, doğal olarak iş yaptıkları ülkelerde yürürlükteki yasalara uymakla yükümlüdürler. İş Kanunlarından vergilendirmeye, rekabetten çevreye her alanda ilgili mevzuat çerçevesinde faaliyet göstermek bir zorunluluk. Ancak sorumlu iş davranışı dediğimiz zaman, bu zorunluluk alanının da ötesine geçerek iş dünyasının bulunduğu topluma karşı sosyal yükümlülüklerine vurgu yapıyoruz.
Yasal zorunluluk alanının sınırları aşıldığında ise, doğal olarak gönüllülük kavramı ortaya çıkıyor. Şirketler için yasal zorunlulukların ötesinde faaliyet göstermek inisiyatiflerine kalmış bir seçenek. Hatta bu andan itibaren de etik ve itibar kavramlarının alanına giriyoruz. Şirketler, etik kodlarının gücüne ve itibarlarına ne kadar yatırım yapacaklarına da kendileri karar veriyorlar. Ne de olsa, etik ve itibar da birer maliyet unsuru ve şirketlerin kimliği, misyon ve vizyonları ile doğrudan bağlantılı konular.
Bu yüzden, sorumlu iş yapma anlayışı gönüllülük ve tercihe bağlı bir konu ve şirketlerin ne kadar sahiplenip geliştireceğine kendilerinin karar verdikleri bir alan. İdi, şimdiye kadar. Ancak artık sorumlu iş yapma anlayışının giderek standartlaştığı, kurumsallaştığı ve gönüllü uygulamalardan zorunluluğa geçildiği bir dönemdeyiz.
Bu değişimin iki önemli etkeninden söz etmekte fayda var; bunlardan ilki sürdürülebilirlik kavramı. Artık hepimizin aşina olduğu sürdürülebilirlik kavramı yine son dönemlerde literatürümüze girdi. İklim değişikliği, biyoçeşitlilik, gelir adaletsizliği, hızla azalan doğal kaynakları gibi güncel küresel problemler, sürdürülebilirlik kavramını ekonomik ve sosyal kalkınmanın merkezine oturttu. Sürdürülebilirlik, sorumlu iş davranışı ile eş anlamlı olmasa da kardeş olduklarını iddia edebiliriz.
Son yıllarda sürdürülebilirliğin önemini vurgulayan gelişmeleri gözlemliyoruz. Sürdürülebilirliğe önem veren, strateji ve politikalarının merkezine alan firmaların pozitif yönde ayrışabilmelerine yönelik adımlar atılmakta. Örneğin, Borsa İstanbul’un sürdürülebilirlik endeksi çalışmaları, konunun tanıtılması ve özendirilmesi ile birlikte bu konuya önem veren firmaların yatırımcılar gözünde de ayrışmasını sağladı. Sürdürülebilirliği odağına alan firmaların, yine bu kavrama önem veren yatırımcı ve finans çevrelerinin radarına gireceği ve öncelik kazanacakları aşikar.
Borsa İstanbul, endeks çalışmalarının ardından Sürdürülebilirlik Rehberi ve yol haritası gibi çalışmalarla şirketlere yol göstermeye devam etti. Ardından, sürdürülebilirlik raporlaması yaklaşımı giderek güçlendi, kurumsallaştı ve sonunda belli şartları taşıyan şirketler için zorunlu bir uygulama oldu. Bu doğrultuda, şirket performansının sadece finansal verilerle değerlendirilmesi yerine çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) konularındaki risk ve belirsizliklerin şirket performansına etkisinin değerlendirmesi anlayışı benimsendi. Böylece, 2024 hesap döneminden itibaren belli şartları sağlayan şirketler için sürdürülebilirlik raporlaması uygulaması zorunlu hale geldi.
Sürdürülebilirlik dışında, sorumlu iş anlayışı yaklaşımını gönüllülükten zorunluluğa taşıyan ikinci kavram da küresel değer/tedarik zincirleri. Uluslararası yatırım ve ticaretin omurgası haline gelen tedarik zincirleri, ülkemiz ekonomisinin katma değer üretimi ve dış ticaretini de şekillendirmekte. Son yıllarda ana ticaret ortaklarımız olan ekonomilerde, sorumlu iş yapmaya yönelik alınan yasal/düzenleyici tedbirler, sorumluluk anlayışının benimsenmesini kaçınılmaz kılmakta. En güncel örneklerden Alman Tedarik zinciri Yasası ve Avrupa Birliği Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi, bu ekonomilerle iş yapan şirketlere de bağlayıcı hükümler getirmekte.
Makalenin Devamı İçin >>>
Yazı: Onur Ataoğlu – T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Daire Başkanı
Kaynak: INmagazine 36. Sayı
Diğer Sayıları İçin: INmagazine
Not: Makalelerdeki Görüş ve Yorumlar Yazar veya Yazarlara Ait Olup , Etik te İtibar Derneği’nin Konu İle Ilgili Düşüncelerini Yansıtmamaktadır.