Kurumların iş etiğine bakış açısı ve ihlaller karşısında aldığı tavır aslında bütün bir etik politikasının belirlenmesinde rol oynayabilir…
Küçük ihlallerin umursanmaması aslında büyük ihlallere veya ihlallerin yaygınlaşmasına vesile olabiliyor.
James Q. Wilson ve George L. Kelling’in “Kırık Camlar: Polis ve Mahalle Güvenliği” isimli çalışmaları toplumsal yapı ve bireyin davranış kalıpları üzerine son derece önemli ipuçları veriyor: “Birkaç kırık penceresi olan bir bina düşünün. Camlar tamir edilmemişse vandallar birkaç cam daha kırmaya meyillidir. Sonunda bina boş ise, tüm camları kırılabilir, gecekonduysa belki de yangın dahi çıkarabilirler. Ya da bir kaldırım düşünün. Burada bazı çöpler birikir. Yakın zamanda bu çöpler daha fazla birikir. Sonunda buradaki restoranlar, hatta paket servis yapan insanlar bile çöpleri araba ile poşetler halinde getirerek buraya atarlar”
Aslında Wilson ve Kelling Kırık Camlar Teorilerini ABD’li ünlü sosyal psikolog Philip Zimbardo’nun 1969 yılında yaptığı bir deneyden yola çıkarak geliştirmişlerdir. Zimbardo, New York’da suç oranının yüksek olduğu Bronx ve daha düşük olduğu Palo Alto bölgelerine birer 1959 model otomobil bıraktı. Bronx’taki otomobil üç gün içinde tamamen yağmalandı. Palo Alto’dakine ise bir hafta kimse dokunmadı. Daha sonra ise deneyi yapanlar tarafından kelebek camları kırıldı. Daha ilk darbeden hemen sonra zengin beyazların da dahil olduğu çevredeki insanlar otomobili kullanılmaz hale getirmişti.
Sözkonusu Kırık Camlar teorisi ile; bir sistemdeki küçük aksaklıkların, değiştirilip düzeltilmezse bir çeşit zincirleme reaksiyon yaratacağı ve sistemin daha da bozulmasına sebep olacağı sonucuna ulaşılmıştı. Yani Kural veya etik ihlallerinde; insanlar bir yaptırım olmadığı fark ettiklerinde kural veya etik davranışları ihlal etmek konusunda neredeyse kendilerinde bir “hak gördükleri” ortaya çıkmıştır.
Aynı şekilde eğer çalışanlar kurumlarında bir düzensizlik veya etik ilkelere uyumda bir sorun görürlerse otoritenin eksik olduğunu düşünüp yolsuzluk, dolandırıcılık, işten kaytarma gibi suiistimallerde çok daha rahat bulunabiliyorlar. Kuralların olmadığı düşünülen ortamlarda hukuki ve etik sınırlar ne yazık ki başka kurallar için de ihlal edilebilir görülebiliyor. Böylece kurumlarda ihlallerin derecesinin artmasını engellemek için küçük ihlal ve kabahatlerin fark edilebilir etkilerinin hızlıca önlenmesi gerekiyor.
Bir kurum bir ilişkisinde etik olup da diğer başka bir tür ilişkisinde etik dışı olamaz. Etik dışı davranışlar birçok örnekte de görüleceği gibi bir orman yangını kadar hızlı yayılıp tüm kurumu “yakabilir”.
Eğer kurum içinde etik dışı davranışlar artma eğilimi gösterirse, bu tür ihlalleri geri almak oldukça zorlaşacaktır. Başka bir deyişle eğer kurumun etik kültürü, zombileşme virüsünü alıp hastalanırsa bu durumda kurum içi bireyler de bu durumdan hızla etkileyecek ve zombileşecektir.
Kurumlar işlerin raydan çıkmasını ve çok daha fazla maliyet, enerji ve itibara mal olacak etik krizler yaşamayı istemiyorlarsa ilk hedefleri “kırık pencereleri” acil olarak tamir etmek olmalı!
———————————————————————————————————————————————–
Ali Cem Gülmen – Araştırma ve Yayın Uzmanı, Etik ve İtibar Derneği
Fotoğraf: http://blog.sict.bolton.gov.uk/training/wp-content/uploads/sites/3/2014/10/Broken-Window.jpg
Makalelerdeki görüş ve yorumlar yazar veya yazarlara ait olup , Etik ve İtibar Derneği’nin konu ile ilgili düşüncelerini yansıtmamaktadır.
Etik ve Uyum Programı Nasıl Hazırlanır?
Kurumsal Etik ve Uyum Programı Geliştirme Gereğinin Ardındaki İtici Güçler
Sorumlu İş Modelinin Şirkete Yararları
Sorumlu İş Modeli
G20 Brezilya bitti sıra Güney Afrika’da
İş Etiği ve Uyum Politikalarının Ticari Hayattaki Yeri ve Önemi
Sağlam Temeller Üstüne! Etik ve Uyumun Suistimalle Mücadeledeki Önemi
Gençlerden Geleceğe: Sürdürülebilirlik ve Etik Zirvesi Manifestoları