NAZALI Tax and Legal tarafından hazırlanan ve 2019 yılı rekabet hukuku gelişmelerinin sektörel bir sınıflandırmayla incelendiği “Rekabet Hukuku Yıllığı 2019” yayınlandı.
Bilindiği üzere rekabet hukuku, rekabetçi işleyişin korunması hedefiyle iktisadi alanı düzenleyen, şirketler arası ilişkilere ve şirket davranışlarına yön veren bir kurallar ve içtihatlar bütünüdür. Rekabet Kanunu; rekabeti bozucu anlaşmalar, hakim durumun kötüye kullanılması niteliğindeki firma davranışları ve birleşme/devralmaların incelenmesi şeklinde, Rekabet Kurumu’na üç önemli görev yüklemektedir.
Ceza ve yaptırıma dayanan rekabet hukuku uygulamaları ve rekabet savunuculuğu faaliyetleri, Rekabet Kurumu’na verilmiş bir görev olmasına karşın, rekabetin korunması ve geliştirilmesi misyonu, yalnızca kamu tarafına yüklenen sorumlulukla gerçekleştirilemeyecek boyutta ve önemdedir. Rekabetin etkin bir şekilde tesisi, Rekabet Kurumu dışında rekabet sürecindeki diğer paydaşların da sorumluluk almasını gerektirmektedir. Bu paydaşların başında rekabet hukuku uygulamalarının doğrudan muhatabı olan şirketler gelmektedir. Herhangi bir rekabet soruşturmasının tarafı olsun ya da olmasın, rekabet hukuku riski bulunan tüm şirketlerin bu risklerin bertaraf edilmesi ve faaliyet gösterdikleri sektörde rekabetin tesisi adına çalışmalar yapması, yukarıda ifade edilen misyonun bir parçasıdır. Bu nedenle şirketler, rekabet ihlallerini henüz gerçekleşmeden tespit etmek, rekabet hukuku ve uygulamalarına uyum sağlamak ve rekabet kültürünü şirket organizasyonu içerisinde kurumsallaştırmak amacıyla “Rekabet Uyum Programları” yürütmektedir.
Rekabet uyum programları, şirket içi izleme ve denetimi mümkün kılan ve bu yolla şirketlerin karşı karşıya bulundukları rekabet hukuku risklerini öngörebilmelerini mümkün kılan kurumsal kurallar ve uygulamalar bütünüdür. Böyle bir programın varlığı ve etkin bir şekilde işleyişi, şirketlerin karşı karşıya bulunduğu hukuki ve mali riskleri bilinir kılmak ve asgariye indirmek noktasında profesyonel bir yaklaşımın ve rekabet hukukuna uyum çabasının birincil ve açık göstergesidir.
Rekabet hukuku doğası gereği içtihat hukuku şeklinde her yeni kararla şekillenebilen, gelişen ve buna bağlı olarak her sektör ve olay bakımından farklılaşabilen bir hukuk alanıdır. Rekabet hukuku açısından her olay, içerisinde bulunulan sektörün dinamiklerine göre farklı bir içtihada konu olabilmektedir. Bu nedenle tüm şirketler için geçerli olabilecek genel geçer bir rekabet uyum programı bulunmamaktadır. Rekabet uyum programları; ilgili sektör ve sektörel politikalar ile şirketin yapısı ve kurumsallaşma seviyesi gibi unsurlar bakımından farklılaşmaktadır.
Bu doğrultuda, 2019 yılındaki rekabet hukuku uygulamalarının genel bir görünümünü sunmak amacıyla hazırlanan “Rekabet Hukuku Yıllığı 2019” başlıklı çalışmada, belirlenmiş 11 sektöre yönelik olarak, 2019 yılı içerisinde rekabet otoriteleri tarafından alınmış olan kararlar ve güncel gelişmeler, sektörel bazda toplulaştırılarak sunulmuş ve her bir sektör açısında sektörel yapı ve firma davranışları sonucu oluşan rekabet hukuku riskleri değerlendirilmiştir.
Faydalı olması dileğiyle.
NAZALI Tax & Legal
Makalelerdeki görüş ve yorumlar yazar veya yazarlara ait olup , Etik ve İtibar Derneği’nin konu ile ilgili düşüncelerini yansıtmamaktadır.
Etik ve Uyum Programı Nasıl Hazırlanır?
Kurumsal Etik ve Uyum Programı Geliştirme Gereğinin Ardındaki İtici Güçler
Sorumlu İş Modelinin Şirkete Yararları
Sorumlu İş Modeli
İş Etiği ve Uyum Politikalarının Ticari Hayattaki Yeri ve Önemi
Sağlam Temeller Üstüne! Etik ve Uyumun Suistimalle Mücadeledeki Önemi
Gençlerden Geleceğe: Sürdürülebilirlik ve Etik Zirvesi Manifestoları
ISO 37301 Uyum Yönetim Sistemi (Compliance Management Systems) Standardı Neden Önemlidir?