Birçok araştırma bize; kadınların erkeklerden yolsuzluğa karşı daha dirençli olduğunu, üstelik yolsuzlukla mücadele denetimleri etkili olduğunda bu direncin daha da fazla arttığını gösteriyor.
KADINLARIN ERKEKLERDEN DAHA FAZLA RİSKTEN KAÇINMA DÜRTÜSÜ İLE TUTARLI OLARAK, YOLSUZLUKLA MÜCADELE ÖNLEMLERİNİN KADINLAR ÜZERİNDE DAHA FAZLA İŞE YARAYABİLECEĞİNİ SÖYLEYEBİLİRİZ.
Daha sonra David Dollar’ın Dünya Bankası adına yaptığı çalışma ise yolsuzluk ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği arasındaki ilişkiyi daha fazla ortaya çıkardı. İlk araştırma özgürlükler, gelir ve eğitim verilerini içeriyordu. Daha düşük yolsuzluk oranlarına sahip ülkelerde kadınlar bu tür haklara daha fazla sahip oluyor ve daha da önemlisi yasama ve yürütme içinde daha fazla söz hakkı bulunuyordu. Daha düşük seviyede yolsuzluk görülen ülkelerde kadınların kamu görevlerine katılımı çok daha fazla gözüküyordu.
Peki kadınların ve erkeklerin muhtemel yolsuzluk durumları karşısında davranışlarında farklılıklar bulunuyor mu? Rachel Croson ve Uri Gneezy tarafından yapılan bir araştırmada erkekler ile karşılaştırıldığında kadınların riskten daha çok kaçındıkları (kadın yöneticiler hariç), sosyal olarak daha duyarlı oldukları, daha fedakar ve işbirliği yapmaya eğilimli oldukları gözden kaçmıyordu. Söz konusu araştırmada yolsuzlukla ilgili cinsiyet farkı olup olmadığı sorusu üç ayrı konuya ayrılmıştı:
- Yolsuzluk karşısında cinsiyet farklılıkları
- Rüşvet kabul etmede cinsiyet farklılıkları
- Rüşvet vermede cinsiyet farklılıkları
KADINLAR RİSKTEN KAÇINIYOR
Aslında bütün araştırmalarda görülen o ki, kadınların yolsuzluğa karşı toleransları erkeklere göre çok daha az. Fakat araştırmalar birçok açıdan gerçeği tam olarak yansıtmama riski de taşırlar. Özellikle anket sorularına verilen cevaplar gerçek iş hayatını ve orada verilen tepkileri yansıtmayabiliyor. Vaka çalışmaları ve deneysel araştırmalar ile desteklenmedikçe bütün bulgular havada kalabiliyor.
Bu arada kadınların yolsuzluğa karşı tutumları ilginç bir şekilde bölgeden bölgeye, kültürel olarak da değişebiliyor. Vivi Alatas ve arkadaşları (2009), Avustralya, Hindistan, Endonezya ve Singapur’da uluslararası çapta bir deney gerçekleştirdi. Çalışma, Avustralya’da kadınların erkeklere göre daha az rüşvet aldığını, Singapur’da ise bunun tersinin görüldüğünü gösterdi. Hindistan ve Endonezya’da ise kadınlar ve erkekler arasında hiçbir anlamlı fark tespit edilmedi.
Ancak, Burkina Faso’da, deneklerin habersiz olduğu bir saha deneyinde, Olivier Armantier ve Amadou Boly (2011), kadınların yakalanmaktan korkmadıkları zaman rüşvet kabul etme ihtimalinin de en az erkekler kadar yüksek olduğunu belirlediler. Kadınların erkeklerden daha fazla riskten kaçınma dürtüsü ile tutarlı olarak, yolsuzluk ile mücadele önlemlerinin kadınlar üzerinde daha fazla işe yarayabileceğini söyleyebiliriz. Bu sonuç daha önce Frank Schulze’nin araştırmalarında da (2003) gözlemlenmişti. Araştırmalarda, erkekler ve kadınlar, herhangi bir denetim yapılmadığında eşit derecede rüşvet kabul ederlerken, denetimler var ise kadınların rüşvet alma ihtimali önemli ölçüde düşmekteydi.
Aslında birçok araştırma bize; kadınların yolsuzluğa karşı erkeklerden daha dirençli olduğunu, üstelik yolsuzlukla mücadele denetimleri etkili olduğunda bu direncin daha da fazla arttığını gösteriyor. En azından devlet kademelerinde kadın sayısını artırmanın bile yüzeysel olarak yolsuzluğu azaltabileceğini görmek kadınların yolsuzluk konusundaki dirayetli tavırlarının bir göstergesi olabilir.
Dr. Bahar Karacar – Etik ve İtibar Derneği (TEİD)
Turkish Integrity Center of Excellence – TICE Proje Koordinatörü
Makalelerdeki görüş ve yorumlar yazar veya yazarlara ait olup , Etik ve İtibar Derneği’nin konu ile ilgili düşüncelerini yansıtmamaktadır.
Etik ve Uyum Programı Nasıl Hazırlanır?
Kurumsal Etik ve Uyum Programı Geliştirme Gereğinin Ardındaki İtici Güçler
Sorumlu İş Modelinin Şirkete Yararları
Sorumlu İş Modeli
G20 Brezilya bitti sıra Güney Afrika’da
İş Etiği ve Uyum Politikalarının Ticari Hayattaki Yeri ve Önemi
Sağlam Temeller Üstüne! Etik ve Uyumun Suistimalle Mücadeledeki Önemi
Gençlerden Geleceğe: Sürdürülebilirlik ve Etik Zirvesi Manifestoları