Yolsuzlukla mücadele

Yolsuzluk: Para ve Güç Hırsı

9 Aralık Yolsuzlukla Mücadele Günü vesilesiyle kaleme aldığım bu kısa yazım iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde yolsuzluk konusunu teknik, ikinci bölümde ise tamamen duygusal açıdan ele alacağım.


İlk bölüme başlayalım.

Yolsuzluk, güvene dayalı pozisyondaki gücün kişisel menfaat için kötüye kullanmasıdır. Bu, genellikle rüşvet, hırsızlık, nepotizm (ailenin veya arkadaşların kayırılması) ve diğer etik olmayan veya yasa dışı eylemleri içerir. Yolsuzluğun etkisi, yolsuzluğa direkt karışan kişilerin ötesinde, oldukça geniş kapsamlıdır. Kısaca etkilerini analiz edelim.

 

Ekonomiyi olumsuz etkiler: Yolsuzluk ekonomik kalkınmaya zarar verir. Piyasaları bozar, yatırımı caydırır ve adil rekabeti yok eder. Kamu görevlileri kişisel çıkarlarını kamu refahının üzerinde önceliklendirdiğinde, altyapı geliştirme, sağlık ve eğitime yönelik kaynaklar genellikle yolsuzluk yapanların cebine girer. Özel sektörde ise yapılan yolsuzlukların maliyeti, er ya da geç ürün ve hizmetlerin satış fiyatlarına yansıtıldığından, yozlaşmanın bedelini nihayetinde halk ödenir.

 

Güveni erozyona uğratır: Yozlaşma güven ilişkisini aşındırır ve bireyler arasında şüpheciliğe neden olur. İnsanların yolsuzluğun yaygın olduğuna dair algıları yükseldiğinde ve mücadelenin yapılmadığına tanık olduklarında, kurumlara ve hukukun üstünlüğüne olan güvenleri azalır.

 

Sosyal eşitsizlik yaratır: Yolsuzluk, fırsatlara ve kaynaklara erişimin liyakatten ziyade kişinin gücüne, bağlantılarına (kayırmacılık) ve zenginliğine göre belirlendiği bir sistemi yaratarak, insanlar arasında eşitsizliği artırır.

 

Demokrasiyi zayıflatır: Yolsuzluk demokrasinin temel ilkelerini çürütür. Hukukun üstünlüğü zarar görür, yolsuzluk yapanlar hesap vermez, seçim süreçleri çarpıklaşır, kayırmacılık artar, demokratik kurumlar zayıflar.

 

Yabancı yatırımcıyı caydırır: Yatırımcılar, haksız rekabet ve hukuki belirsizlik endişeleri nedeniyle yolsuzluğun yaygın olduğu ülkelere kaynak aktarma konusunda isteksiz davranır. Bu isteksizlik ekonomik büyümeyi olumsuz etkiler.

 

Bu yaygın sorunla mücadele etmek için hem ulusal hem de uluslararası düzeyde ortak çabalara ihtiyaç olduğu açık. Kurumların güçlendirilmesi, şeffaflık ve dürüstlük kültürünün teşvik edilmesi, yolsuzluğun etkisinin azaltılmasına yönelik temel adımlardır.

 

Kısa bir hatırlatma. Transparency International tarafından açıklanan Yolsuzluk Algı Endeksi’ne göre Türkiye son yıllarda durumu en fazla kötüleşen ülke. İlk sıralarda İskandinav ülkelerinin, son sırada da Somali ve Suriye’nin olduğu bir ortamda, 2000’li yılların başında 50. sıralarda olan Türkiye bugün 101. sırada. Her geçen sene son sıradaki Somali’ye yaklaşıyoruz. Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde de Türkiye oldukça kötü bir durumda, 142 ülke arasında 117. sırada. Bu bilgilerden kendi sonuçlarınızı rahatlıkla çıkarabilirsiniz.

 

Şimdi gelelim ikinci bölüme.

Konu aslında tamamen duygusal…Yani para ve güç meselesi. Yolsuzluğun ne ırkla ne de inançla ilgisi var. Bunun en güzel örneklerini Panama, Pandora ve Paradise belgelerinde gördük.

 

Bence yolsuzluk ve beraberinde gelişen yozlaşma, aslında hırs ve açgözlülüğün toplum üzerindeki yıkıcı etkisinin bir sembolü.  Yolsuzluk, değer yargılarını alt üst eden, hızla yayılma gücüne sahip bir kanser hücresi gibi. Ve insanlara yalnızca zenginlikleriyle ve güçleriyle değer verildiği sürece bu hastalıkla baş etmek oldukça zor.

 

Pink Floyd’un “The Dark Side of the Moon”un albümünde yer alan “Money” şarkısında Roger Waters şöyle diyor: “Derler ki; günümüzde para tüm kötülüklerin kaynağıdır”. Şarkı baştan sona paranın ve gücün insanı nasıl değiştirdiğini anlatan bir başyapıt. Tam 50 yıl önce yazılmış bir şarkı sözünün bugün daha da geçerli olması, insana etik değerlerin de zamansız olduğunu hatırlatıyor.

 

Çözümü sorunun kaynağına bırakamayız. Bu nedenle yolsuzluğun iş dünyası ve toplum üzerindeki yıkıcı etkilerinin, ancak dürüst insanların ve kurumların yolsuzlukla mücadele etmesi ile azalabileceğine inanıyorum. Nasıl mı başlayalım? Bence kendimiz gibi dürüst insanlarla iş yapmak ve sosyal ilişkiler kurmak dahi çok etkili bir başlangıç olabilir.

 

2024 yılının dürüst insanların ve kurumların bir araya gelerek yolsuzlukla mücadele edeceği harika bir yıl olmasını diliyorum. Mutlu yıllar !

 


 

Yazı: Fikret Sebilcioğlu  – SMMM, CFE, TRACE Anti-Bribery Specialist / TEİD 2023-2025 Dönemi Yönetim Kurulu Asıl Üyesi, Cerebra Muhasebe Denetim Danışmanlık Yönetici Ortağı

 

 

Makalelerdeki görüş ve yorumlar yazar veya yazarlara ait olup , Etik ve İtibar Derneği’nin konu ile ilgili düşüncelerini yansıtmamaktadır.