Bazı değerler ve kavramlar vardır ki toplumdan topluma, geçmişten bugüne veya kişiden kişiye değişmez. Bu değer ve kavramlar adet, gelenek, görenek, kültür, din, inanç ve ideolojilerin üzerinde evrensel anlamlar ifade eder. İtibar da bu değerlerden biridir.
Türk Dil Kurumunun sözlüğüne baktığımızda itibar için saygınlık karşılığını görüyoruz. İtibar kavramının içi son yıllarda her ne kadar boşaltılsa da şaşaa ve gösteriş ile dejenere olsa da bu anlam hiçbir zaman değişmeyecektir.
“Siyaset ve ticaret önemli olana itibar eder, ilim ve irfan ise değerli olana.” diyor Dücane Cündioğlu. Günümüzdeki yaşantıya bakınca pek de haksız sayılmaz aslında. Fakat günümüzden yüzyıl önce bir lider, yok olmaya giden bir toplumu ancak etiğin ve itibarın ayağa kaldırabileceğini görmüş, ona göre bir yol çizip mücadele vermiş ve amacına ulaşabilmiştir. En zorlu zamanlarda, savaşta düşmana karşı bile etik ilkelerinden taviz vermemiş ve halkına rol model olmuştur Atatürk… Kurtuluş Savaşının ortasında, o zaman için adeta bir delilik sayılabilecek bir iş yaparak 1. Maarif Kongresini toplamış ve yeni ülke kurulursa ülke çocuklarının eğitimi nasıl olmalı sorusunun cevabını aramıştır. Çünkü Atatürk için itibar; sadece çok büyük devlet binaları, çok ileri teknolojik silahlar, son model makam taşıtları ve kıyafetler veya halkının yarasına merhem olmayan onlarca çılgın proje değildi. Gazi için itibar, halkının eğitim, kültür, sanat, spor ve bilim alanında birikim sahibi olması ve önce ülkesini sonra tüm dünyayı ihya edecek çalışmalarında saklıydı. Halkının refah seviyesi ile itibarı doğru orantılıydı onun için. Onun düşüncesinde itibarlı olmak için ülke ülke gezmeye gerek yoktu ama dahice sebepler yaratarak dünya liderlerini ülkesinde ağırlamak, öz kaynaklarından üretime katkı sağlayacak onlarca fabrika yapmak, nitelikli üniversite açmak, liyakati esas almak, adaleti tesis etmek ve tüm dünyaya güven taahhüt etmek itibarı getiren adımlardan bir kaçıydı.
Yıllar sonra ise ülkesinin çocuklarına anlamı çok derin olan ve dünyada da ilk olan bir itibar daha vermiş ulu önder… Meclisin açıldığı gün olan 23 Nisan’ı ülkesinin çocuklarına armağan ederek dünya çocuklarını ülkelerinde misafir edecekleri bir çocuk bayramı ile onları bir kez daha onurlandırmıştır. Çocuklarımız hala bu itibar ile özgüvenlerini tazeledikleri bayram törenlerine katılıyor ve birey/yurttaş olmanın anlamını coşkuyla kutluyor. Atatürk’ün başlattığı her 23 Nisan’da makama çocuk oturtma geleneği, her ne kadar 2013 yılı itibarıyla anlamsız bir gerekçe ile son bulsa da çocuklarımız gönlümüzün en yüce makamlarında oturmaya ve hak ettiği itibarı görmeye devam ediyor. Çocukların itibar görmediği hiçbir aile, kurum, toplum ya da ülke asla ayakta kalamaz. Tüm çocuklarımızın daha itibarlı “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” kutladıkları günler dileği ile…
Yazı: Batuhan Nar, Eğitim Yöneticisi/Yazar
Not: Makalelerdeki görüş ve yorumlar yazar veya yazarlara ait olup , Etik ve İtibar Derneği’nin konu ile ilgili düşüncelerini yansıtmamaktadır.
Etik ve Uyum Programı Nasıl Hazırlanır?
Kurumsal Etik ve Uyum Programı Geliştirme Gereğinin Ardındaki İtici Güçler
Sorumlu İş Modelinin Şirkete Yararları
Sorumlu İş Modeli
G20 Brezilya bitti sıra Güney Afrika’da
İş Etiği ve Uyum Politikalarının Ticari Hayattaki Yeri ve Önemi
Sağlam Temeller Üstüne! Etik ve Uyumun Suistimalle Mücadeledeki Önemi
Gençlerden Geleceğe: Sürdürülebilirlik ve Etik Zirvesi Manifestoları